Translate

Bumerang - Yazarkafe

25 Mart 2013 Pazartesi

zavallı

   Güldü. Aklına bir arkadaşının, gereksiz iyimserliğiyle söylediği; "o sigaraların seni daha fazla zehirlediğini biliyorsun di mi?" uyarısı gelmilmişti. Doğruydu doğru olmasına da, ne farkederdi ki; bir gün az, bir gün fazla. Hayatın verdiği imkan buna yeterdi, hayat belki de erken gitmesi için bunu layık görmüştü; dördüncü evrede kanser ve üç ay bilemedin beş aylık ömür.
   Çok sevmişti; birini değil, hayatına giren herkesi ve tüm hayatıyla sevmişti. Sevildiği de olmuştu, ya da o öyle sanmıştı. Sanmıştı; çünkü her giden "sana aşık değilmişim zaten" ya da "senin sandığın gibi aramızda bir şey olmadı, sadece denedik ve olmadı" demişti. Denemiş ve olmadığına karar vermişlerdi, haberi yoktu. Oysa herkesi doyasıya sevmeye açtı, sevilmeye gelen herkese aynı ölçüde yaklaşmıştı.
   Çok okumuş, çok gözlemlemiş ve çok teori biriktirmişti; kimsenin bilmediği öyküleri vardı.
   Bir şeylere sahip olmayı, sonsuz huzur adına terketmiş ama hiç bir şeysiz mutlu olunmayacağını anladığında artık dönüşü kalmamıştı. Hırs ya da kazanma denen olguyu bitirmiş, teorikte doğru ama pratikte yanlıştı, şimdi anlamıştı.
   Kendi gibiler, en katlanamadıklarıydı. Kendiyle paralel her yaşamın sonlanması geektiğine inanırdı; kim bilir biraz cesareti olsa, kendilerini her yerde yok ederdi. Var etme yoksunluğu gibi, yoketme fakiriydi de.
   Kendine isim koyanları severdi; "ezik, kaybeden" v.s. En sevdiği ise "zavallı" ydı, ardından bir kaç acıma nidası daha; işte bu anlardı huzur duyduğu zamanları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder