Translate

Bumerang - Yazarkafe

24 Mart 2013 Pazar

rüyana gelebilir miyim?

   Adı konmamışız, kabul edilmezmişiz, yanlışmışız; mutlu muyuz? Gerisinden bize ne...

   Gecenin ısırgan ılıklığında, sandalyenin üzerinde ayaklarını karnına çekmiş; kısa geceliğinden arta kalan çıplaklığıyla davetkarlığının farkında olmadan, oturuyordu. Derin bir dalgınlığın koyu yalnızlığını özlüyor gibiydi, yanına geldiğimde. Beni geri çevirmeyecekti belki ama aynı düşüne veya düşüncesine de kabul edecek miydi?
   Önce hafif ürktü, sonra o gözlerinden kalbime giren gülümsemesiyle elimi tutup ayağa kalktı, sandalyesine beni, kucağıma da kendini oturtup boynuma sarıldı. Üşümüştü. Elleri, bacakları buz gibiydi ama gözleri sımsıcaktı. Ne bir şey sordu, ne de bir şey söyledi. Kucağımda, annesinin kucağında uyumak isteyen kız çocuğu gibiydi. Nefesimle ısınsın diye, kokusuyla başımı döndürsün diye; ellerini ağzıma götürdüm, boynunu öptüm.
   Ne garipti ki aslında onu tanımıyordum, benden öncesini bilmiyordum. Hiç anlatmamıştı, bende sormadım.
   Bir gece vakti girmişti hayatıma, o geceyi o ilk görüntüsünü unutmadım asla; ama hiç konuşmadık bir daha. O susmak istedikçe ben de sustum; benim susmak istediklerimi de o sormadı.  "Beni sevebilir misin?" demişti, cevap vermemi beklemeden hayatıma girmişti, bende sevmiştim ve hala da seviyorum. Sevebilmek için tanımak gerekmiyormuş, aslolan sevebilmeyi öğrenmekmiş
   Ayağa kalkıp, içeri giderken elimi bırakmadan beni de arkasından çekti. İçeri girdik, yatağa uzandı, yatağa uzandım; tüm ısımı emmek ister gibi içime sokuldu, kokusunu çalmak ister gibi tenine dokundum.
   Hemen uykuya daldı, bir bebek gibi. Bilmemem gereken bir sırrı saklamak isteyen biri gibi değildi, hemen uyuyabiliyordu; masum bir kız çocuğuydu, bilmem gereken bundan ne eksik ne de fazlaydı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder