Translate

Bumerang - Yazarkafe

16 Eylül 2010 Perşembe

iki sokak arası yalnızlık

   Mahallenin çocukları tarafından ıslatılmış, kuyruğuna teneke bağlanmış, ıslak bir bir köpeğin; onuru incinmişliği ve de tirtir titreyen bedeninin yalnızlığı misali sokak ortasında evime yürüyorum. Elimde telefonum, birilerine mesaj çekebilme ümidiyle rehberi tarıyorum; A dan başlayıp Z ye, sonra tekrar yukarı.
   Elimde, seratoninden medet uman bir çikolata-Bazen sigara olsa daha mı iyi hissederdim diye düşünmeden edemiyorum- kendimi iyi hissettirmiyor da değil hani; seviyorum çikolatayı ama yeme nedenim aklıma gelince, keyfim kaçıyor.
   Sokakların tenha halini daha bir seviyorum, insanların eve çekilmişliğinde kendime gelebiliyorum. Birileri görmeme isteğiyle, kimseye denk gelmeme arasında tedirginlikler yaşamak istemediğimden bu saatler benim saatlerim. Büfelerde alkolikleri bekleyen insanların kapıya dönen tedirgin bakışları, evlerine hızla gidenlerin yollarını kesiyor; beni umursayansa yok.
   Şimdi laflayacak biri olsa daha mı iyi olurdu acaba, merak etmiyorda değilim. Yine de bir kaç cümlelik sohbet için, uzun bir gece katlanması ağır bir bedel olurdu; yalnızlık daha iyi. Küçük şehirlerde aynı mekanların önünden bir kaç kez geçmek gibi bir sorun var, sevmiyorum. Büyükşehirlerde ise boşalmayan sokaklar sorunu.
   Bir sokak köpeği misali titriyorum, takıntılı ruhuma şekil veren çürüyen bedenimi eve taşıyorum; bu gece de bitti...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder