Translate

Bumerang - Yazarkafe

15 Eylül 2010 Çarşamba

hayat enerjisi

   Enerjimin dinamosu kalbimse...

   Cafede oturuyorum, yalnızım. Karşı masa da oturan ve kitap okuyan kızı izliyorum, içimden kitap okumak geliyor; kitap okuyorum, şuan izlediğim kız yanıma geliyor ve benimle birlikte kitap okumayı teklif ediyor, cinsellik hissetmiyorum ama ben onun masasına gidersem cinsel bir dürtüm olduğunu hissedeceğini düşünüp vazgeçiyorum; yapmaya hiç de niyatim olmayan şeyden.
   Keskin bir kahve kokusu geliyor burnuma ve ağzımda colombia kahvesinin sert tadı. Kahve istiyorum hemen, gelen kahve her hangi bir marketten alınan bilmem kaçıncı kalite bir kahve, sıcak suyun içine atılmış olduğundan kokusunu bile verememiş. Bir göl kenarındayız; az önceki kitap okuyan kızla. Ben uzun zamandır düşlediğim kitabımı yazıyorum oda kitap okuyor ama öncesinde elinde iki fincanla yanıma gelip, yanğımdan öpüyor; cinsellik hissetmiyorum, karşıma oturup eline kitabını alıyor ve doğayı dinliyoruz; of nasıl bir aroması var bu kahvenin, kendimden geçiyorum.
  
   Bir başka masa; üç kız, yaşları oldukça genç ve çokta önemli olmayan bir konuda, konuşmuş olmak için konuşuyorlar. Karşıma denk gelen kızın çok tatlı bir gülüşü var; hafif tavşan ön dişleri çok sempatik bir gülümseme oluşturuyor yüzünde,cinsellik hissetmiyorum. Birden gülüşü sert bir ifadeye dönüşüyor, pek de beceremiyor sert olmayı, ifadesi bana dönük; anlaşılan bakışlarımdan rahatsız olmuş oysa zaten benden çok küçük, neden rahatsız olduğunu bilsemde yakıştıramıyorum bana böyle bir yakıştırmada bulunmasını. Artık sempatik gelmiyor gülüşleri, cafede ki televizyonda kliplere bakıyorum, boş gözlerle.

   Hep cafe de oturup kitap okumak isterim ama yapamadım. İnsanların ben kitap okurken bana, yalnız olma halime acımalarını istememiyor olmamdan kaynaklı bir kaygı. Belki hiç kimse böyle düşünmeyecek veya kimsenin farkımda bile olmayacak ama yine de gereksiz bir terleme olacak bende biliyorum,kitaba dahi konsantre olamayacam.
   "Çay, demli olsun lüten" diyorum, her gün beni gören ve her gün çay içtiğimi bilen çocuğa. İçimden umarım tazedir diyorum ve bayat da olsa-ki çoğunlukla bayat oluyor- hiç itiraz etmeden içiyorum.
   Yan masa da bir kız, bir erkek oturmuşlar. Erkek yalan söylüyor, kız yalan söylemesini istiyor; akıllarından geçenleri düşünmemeye çalışıyorum.

   Kalkıp eve yürüyorum; arka sokaklardan, yolu uzatıyorum. Hayat enerjimin azaldığını hissediyorum; dinamom görevini yapmıyor daha doğrusu yapamıyor. Birileri gerek kalbime, bir duygu herhangi birine hissedilen türde bir şey; birisi ve bir duygu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder