Translate

Bumerang - Yazarkafe

28 Ekim 2010 Perşembe

bir garip gece-1

2:42. Saate bir refleksle baktığında kalbi deli gibi atıyordu. Kapının çalmasına alışık olduğu gençlik yıllarından beri çok şey değişmiş olmalıydı ki bu saatler artık misafir beklenmeyen saatler oluvermişti. “Yaşlandım sanırım” dedi kendi kendine; çünkü davetsiz misafir kavramı ve geç saatlere dek uyanık kalmalar kalmamıştı. Dostların sayısı azalmış, geç saatlere kadar uyanıklık ise ilaçlar çözülmesi gereken bir depresyon belirtisi oluvermişti.

Kapı hala çalıyordu, rüyada falan da değildi. İçinde anlamsız bir korku, kafasında devrik binlerce cümle vardı ve ağzı kuruyordu. Aklına kadın geldi ama bu saatte imkânsızdı.

Kapıya koştu, gözetleme deliğinden baktı ve beklediği kişilerden biri değildi; kadını bekliyordu veya kızı ama başkasını değil.

Gelen uzun zamandır kendisine katlanmayı beceren ve her şeye rağmen kendini anlayan bir dostuydu. Uzun yıllar; gecenin geç saatlerini dinlemiyordu anlaşılan ya da geç bir saat değildi, adam yaşlanıyordu. İlki daha kabul edilebilir geliyordu; her şeye rağmen kendini anlayan dost, her saat kabul edilebilecek biriydi. Belki de önemli bir durumu vardı.

“Bu saatte seni kapıma getiren nedir, girsene” adam önce içeri alması gerektiğini hatırlayana dek, her şeye rağmen kendini anlayan dost içeri girmişti bile.

“Yatıyor muydun yoksa oğlum bu saatte uyunur mu? Yoksa?” bu “yoksa” nın anlamını ikisi de çok iyi biliyordu. Yine baş edilemez bir sorun, ilaçla çözülmeye daha doğrusu geçiştirilmeye çalışılmıştı. Her ikisi de birbirlerini çok iyi tanıyorlardı.

“Yok, be oğlum, yorulmuşum. Şu benim yazı odam için işçilere yardım ettim de, anlaşılan kas emeği bize yabancılaşmış ya da yaşlandık mı ne?” burada ikisi de gülmeliydiler ama gülmediler. Konuşulması gerekiyordu ve konuşacaklardı.

“Ben çay koyayım, içeriz di mi? Hayırdır seni buraya atan neden ne?” adam, her şeye rağmen kendini anlayan dostun hissettiği ve birazdan konuşulacak olanı geçiştirmeye çalışıyordu.

“Öylesine bir uğrayayım dedim, sanırım iyi yapmışım. Uzun zamandır senden ses seda çıkmayınca her şey yolunda mı diye merak ettim. Buralarda takılıyorduk arkadaşlarla, hazır sana yakınken eve baskın yapayım dedim”

“Anlaşılan, bekâr evi mantığı hala devam ediyor ha. Gece geç saatlere dek eğlenilir ve yakın olan arkadaşın evi yatakhane diye kullanılır” ikisi de güldüler. Adam esprileriyle konuşmadan uzaklaşmaya ve sohbeti her şeye rağmen kendini anlayan dostun üzerine kurmayı planlıyordu.

“Evet, bekâr evi mantığı da diyebiliriz. Ne o fena mı oldu yani” her şeye rağmen kendini anlayan dost, sohbete giriş yapmak için çayın demlenmesini beklemesi gerektiğini çok iyi biliyordu.

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder