Translate

Bumerang - Yazarkafe

28 Ekim 2010 Perşembe

bir garip gece-2

...

Çaylarını alıp mutfakta oturdular. Çaya yakın olmak ve rahat koltuklardansa bir masanın bekârlığı hatırlatan muşamba örtüsünde çay içiyor olmaktan daha çok hoşlanıyorlardı. Bu asla konuşmadıkları ama emin oldukları bir ritüeldi.

“Evet, anlat bakalım, seni dinliyorum” her şeye rağmen kendini anlayan dost, doğru zamanı biliyordu. Biraz direnecek ama yine de kelimeler bir bir ağzından dökülecekti.

“Ne anlatmamı bekliyorsun. Hem gecenin bir yarısı buraya gelen sen olduğuna göre anlatacak şeyleri olan sen olmalısın” adam çok da direnemeyeceğini biliyordu. En son “bir şey yok” dediğinde her şeye rağmen kendini anlayan dost, çok kırılmıştı ve: “o duvarların ardında daha ne kadar yalnız yaşayabileceğini sanıyorsun, eğer bana da bunu yapacaksan burada bitirelim” demişti. Ve çok kararlıydı, adamsa her şeye rağmen kendini anlayan dostu kaybetmeyi göze alamazdı, alamadı da.

“Peki. Anlatıcam ama nerden başlayacağımı bilmiyorum” her şeye rağmen kendini anlayan dost, tek kelime etmeden adamın devam etmesi için başıyla onayladı. Adam çayından bir yudum aldı, birer sigara yaktılar: “ne yapacağımı bilmiyorum. Birine aşığım, biri bana aşık, aşık olduğum kişi evli ve açıkçası aşk mı yoksa başka bir şey mi hissettiğim ondan bile emin değilim”

Her şeye rağmen kendini anlayan dost ilk defa ve ciddi bir itirafla beklediğinden fazlasını yakalamış gibiydi. Kelimeleri adamdan dinlemek için, yorumu en sona saklamayı düşündü ve belki de hiç yorum yapmamalıydı.

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder