Translate

Bumerang - Yazarkafe

19 Ocak 2011 Çarşamba

evlerin ışıkları

    "...söz vermiştin bana..." şarkısı çalıyordu, arabanın içinde oturmuş ve soğuk havadan dolayı camı açmadan sigara içiyordu;verdiği sözleri düşündü ve de kendisine verilmiş olanları. Ne kolaydı birine; "seni her şeyden çok seviyorum" demek yada ne kadar da iddalıydı; "ölürüm de senden ayrılmam" diyebilmek. Kaç kişi bu sözlerini anımsıyordu, hangi sağlıklı ruh halli insan anımsamak isterdi ki?
   Ne çok söz verildiği halde, realistliği elden bırakmamış olsa da hep kaybeden olmuştu. Karşıdaki evlerin yanan ışıklarına baktı; içinde ki hayatları düşledi, okul yıllarında ki eve geliş gidişlerinde ki otobüs yolculukları geldi aklına. Ne güzeldi hayaller, idealler ve kirlenmemiş düşler. Evlerin ışıkları hep içini ısıtan hayaller kurdurturdu ki içinde asla kavga, asla ayrılık ve asla ama asla yalnızlık yoktu o zamanlar. Şimdiyse...
   "...yalnızlıkla belki de baş edebilirim... çok zor olsa bile yaşar öğrenirim..." öğrenilir miydi yalnızlık? Alışılabilir miydi gerçekten ayrılıkların acıları? Neden alışamamıştı onca ayrılık yaşadığı halde? Her ayrılık diğerini seyreltir sanıyordu ama tam tersi diğerinden beter can yakıyordu.
   Bir ara müziği kapatmayı düşündü; suç müzikte değildi ki. Bir ara hayattan vazgeçmeyi düşündü; suç hayatta mıydı, tercihlerinde mi? Bir ilişkiye daha "asla" dedi, biri olmadan nasıl çekilirdi hayat?
   Kapıyı açıp aşağıya indi, soğuk tenini ısırırken; "uhumu ısıtacak bir beden yokken tenimi ne kadar acıtabilir ki soğuk"dedi ve güldü acınacak haline.

1 yorum:

  1. ayrılığa ve yalnızlığa alışılmaz...ikisi de birbirinden beter... çekilmez. Eline sağlık çok güzeldi. Selamlar.

    YanıtlaSil