Translate

Bumerang - Yazarkafe

5 Ocak 2012 Perşembe

h(iç) olmak

   Uzun yol otobüslerinde yanına bir bayan otursun diye,kesilen yanlış bilete umut bağlamak gibi yada bir ağaca çaputlardan iyi niyet sarmalamak misali; zayıfım.
   "Umut işkencenin en büyüğüdür" dediği yazısını okuduğumda işte bu benim idolüm demiştim; nietche için. ve "beni öldürmeyen her şey güçlendirir" ile de yıkılarak anladım; nietche olmak bize çok uzakmış.
   Bir hiç olmalıydım öyleyse, bir hiç. Mevlana da hiç olmak demiş ki adını üç ayrı dilde üç ayrı hecede bulmuş; "mev" farsça da, "la" arapça da ve "na" ise kürtçe de hiç demekmiş. Haddimi bilmeliydim; bir celaleddin olmak çok fazlaydı belki de imkansız.
   Bir hiç bile olamadım yani. O halde susmak kaldı, lal olmak. Bende sustum hem de çokça sustum. Ve sustuklarım can bulmasın, cümle içinde kullanılmasın diye suskunluklarıma maske ettim gevezeliklerimi. Kelimeler maskem oldu, gizledim kendimi. Öyle ki ben dahi gerçek beni unutur oldum; "kendin olsana" diyenlere ifadesiz bakan, içinde kopan fırtınalara rağmen konuşamayan oldum.
    Aklımda bunca yükle, bozuk kaldırım taşlarına ve yüksek topuklarına inat yürüyen; asla sevdiğimi söyleyemediğim sevdiğimin peşi sıra yürüyorum. Bir yıl öncesinde daha kolaydı, platonizmle takip etmek ama şimdi çok farklıyız. Ne O artık eskisi kadar sık çıkıyor sokağa, ne de ben unutturabiliyorum beynime; O'nun artık evli biri olduğunu. Her ayak sesi yüreğimde yankılanıyor; içindeki ızdırabın acısını soğutmak için; "bu kez son" dedimse de yüreğimi, dün beni kandırdığı gibi yarın da kanacağımı biliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder