Translate

Bumerang - Yazarkafe

7 Nisan 2013 Pazar

babanın mirası

   Babaların kaderini, çocukları belirler...


   Ne kadar uğraşırsan uğraş, sonun babanınkinin, artı eksi, yanına düşer. Genetik mi denir, özdeşlik mi, taklit mi? Sen uzaklaşsın istersin, kaderin; "babama benzemeyeceğim" diye büyük laf edersin, haklısındır. Koca hayat dediğin; karbon kağıdı değildir ki. Yoksa öyle midir?

   Annenin benzerini seversin, baban gibi; baban işçiyse mühendis, memursa en fazla öğretmen oluverirsin; siyasi görüşü varsa babanın sende ucundan eğilir bükülür bir tarafa kayıverirsin. Baban radikal olma dedikçe, içli içli olursun da; babanda sessiz kalır bu dönüşüme.

   Babandan farklandığın ne özelliğin varsa, ardına sıkı sıkıya takılırsın ki; ben babam değilim diyebilesin.

   Yaş babanın -senin sayende(?)- baba olduğu yaşı vuranda bekarlığına nazar boncuğu iliştiriverirsin. Az bir zaman sonra; baban kadar dahi olamamanın ezikliğinde, "babamın gölgesi kadar olsam bari" geçer içinden, susarsın. Öyle ya; bekarlığın beceriksizliğin oluvermiştir de, ne kadar sussan; o kadar anlarsın.

   Saçına aklar babankilerden evvel düşer, kardeşin doğduğu zamanda bile sen hala bekarsındır; yani beceriksiz. Sakalların önce kızıla, sonra beyaza döner. Babanın işe girdiği hatta ilk evinizi aldığı vakit, sen hala mülakat mülakat üzerine, gizliden babanı geçme çabasındasındır.

   Babanın kaçıncı sevdasındansındır; kaç yıkıntıdan sonra işlemiştir, baban seni, hiç bilmeyecek hiç de merak etmeyeceksindir. Öyle ya, sen de yazmaya başlamışsındır, oğlunun merak etmeyeceği sevdalarını.

   Kaç kez küsmüşsündür, kaç kez babandan nefret etmişsindir, kim bilir kaç kez...

   Çocuklarının kaderini babalarının belirlediği sanılır sanılmasına ama asıl çocuklar babalarının hayatlarını inşa ederler ki; baba olmadan babalarını geçmek hiç bir evlada nasip değildir.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder