Translate

Bumerang - Yazarkafe

6 Ocak 2012 Cuma

her yer kirli beyaz

   Anne her yerde, anne...
   Kara hasret bir coğrafyadan, karın her an habersiz geldiği, tanımadığım coğrafyanın tanımadığım insanları için hiç bir romantizim barındırmayan bir dünya coğrafyasındayım. Kar topu oynayanlar, kardan adamlar pek yok etrafta; sadece kar ve buz.
   Acelesi varmışçasına dışarıya ev kıyafetleriyle çıkmış bir annenin, yolun diğer tarafında okuldan geldiği belli olan çocuklar içindeki çocuğuna anlmadığım bir dilde seslenmesinde; tahmin ediyorum ki "dur arabalar var, bekle" diyor. Eli ağzında ama üşüdüğünden değil, yüreğinin bir noktasında yeni büyüyen endişesinde; ne üşüyor ne de kendi tarafında ki araçları umursuyor.
   Çocuk her kıta da çocuk...
   Karşı kaldırımda ki annenin çocuğu ve diğerlerinin tek derdi ise; araçların ezdiği karın buzlanmış kayganlığına ulaşmak ve sadece kayabilmek.
   Annenin elini, belki de yüreğini ağzına getiren heyecanın kaynağı belli oluyor.
   Annem aklıma geliyor, ama hemen siliyorum zihnimden; kendime yakalanmaktan korkmak gibi saçma bir egoyla zayıflığımı kendime dahi itirafa ürküyorum. Zayıflık demek bile yanlış, duygusallığın bu evrenselliğine.
   Kar yağıyor, her yer bembeyaz. Öyle günler öncesinden falan bağıra bağıra değil, ansızın geliyor; sessiz sedasız. Çoğu zaman ertesi sabah uyanmanı beklemeden vedasız gidiyor, kimi zaman haftalarca güneşe inat yere buzul çivilerini sabitliyor.
   Üşümek her yerde aynı değil; kulaklık, bere, atkı, polar eldivenli bir ben varım. Kendimi bir kez daha yabancı hissediyorum, bir kez daha yalnız. Bambaşka bir dünya benim ki; kendime ait, bir başkasının bilmesi mümkün olmayan ve üşüyen bir gezegenliyim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder