Translate

Bumerang - Yazarkafe

6 Temmuz 2012 Cuma

Üçleme

   İnanç! En büyük aldanma.
   Gözleri dolduğundan diğer tarafa bakıyordu kız; kontrolsüz gözyaşlarının inebilme ihtimalindeki zayıflığını gizlemek için. Adam kıza,belki de zaferine, bakıyordu; öyle ya ağlıyorduysa "ben haklıyım" sanıyordu. Adamın yanakları ıslandı ilkin, rüzgardan sandı. Boğazındaki düğüm gerçeği haykırıyordu; kızın gözlerindeki buğulanmanın nedeniydi; erkeğini ağlarken görmek istememkti. Bir kız kolay ağlayabilirdi ama erkek ağlıyorduysa bu kolay sindirilemezdi; ne kadar ağlasa da kız erkeği ağlatan olmanın acısını gideremezdi.
   Çocuk telefonunu kapattı, diğer uçta kadın soluklarını düzenlemeye çabalıyor ve biteceğini bile bile başladığı sonun geldiğini biliyordu. Çocuk bir başkasına mesaj yazma ihtiyacı hissetti; kelimeler gözlerindeki yangını didirebilecek tek çıkışıydı şu an. "keşke" dedi ama istediği; çok sevdiği yazarın hiç okumadığı bir kitabına duyduğu özlem için miydi yoksa şartlar farklı olsun diye miydi? Şartlar ne kadar farklı olabilirdi ki?
  Teşekkür edebilmeyi ne çok isterdi, yazabilmek için terkettiği sevgilisine. Belki elinde bir oyuncakla, eski sevgilisinin çocuğunun başını okşamanın hissini de çalmalıydı; kim bilir ne kelimeler bulaşık kalırdı elinde, hangileri can bulabilirdi kaleminin ucunda. Kendinden nefret etmenin son sınırında olduğundan, böylesi düşünceler seyreltik geliyordu; çok daha kötülerini yapmamış mıydı? Düşünmemeli sadece yazmalıydı; düşünce illetti, yazmaksa ilaç. Yazdı.
   Ajitatif bir beslenme şekliydi, kalemin  ki. Sevinçler ayn olmuyordu asla ama hüzünler her dilde aynı sancıyla ağlatabiliyordu. Kalp kırıkları aynı değil ama özdeşti; bir kadın ve bir erkek her kültürde gerekli ve yeterdi. Aynı nedenden, aynı zaman diliminde yüzlerce farklı hikayeye denk gelebiliyordu kelimeler. Yazmanın sihriydi bu, yazarın kaleme araç olarak kullanıldığı. Kalem hükmediyor yazarsa yaşayan oluveriyordu; hislerin ızdırabı yüreklerde stabil kalabiliyordu bir diğeri gelene dek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder