Translate

Bumerang - Yazarkafe

19 Kasım 2012 Pazartesi

göç mevsimi

   Bir şehirden; bir başka BEN'e gidiyorum, bu kez de...

   Gitmek ya da gidenin ardından kalan olmak. Hep sorardım kendime; hangisiydi en zor olan? Arada olmak belki en iyiydi, bir süre bunu çok benimsedim ama artık otobüste olmakta mutlu etmiyormuş onu anladım.
   Artık otobüste yoktu ya; uçakla her yer daha kısalmış, yolculukta cama dayanılan aklımızdan geçenlerle muhakemeler kalmamıştı. Kalkıyordu, kemerler bağlanıyor; iniyor, kemerler açılıp bambaşka bir coğrafyaya, daha gitme haberiniz dahi yayılmamışken gitmiş oluyorsunuz. Ne ardınızdan el sallayan, ne hasretle camınıza bakan yoktu artık.
   Dünya küçülmüştü küçülmesine de, içimizde ki ızdıraplarımız günler hatta aylar süren kervan yolculuklarında ancak sindirilebilecek kadar fazlalaşmıştı.
   Göç gerekiyordu, gerçekten göç mevsimiydi; tümden göçüp enkaz olmadan önce. Yeni bir coğrafyaya, yepyeni benlikler ekmenin tam mevsimiydi. Ne yeterince geç, ne de çok erken; şimdi olmalıydı.
   Bilinmeyen memleketlerde, bilmeyenlere gitmek zamanıydı şimdi. Son dördün ya da dolunay değildi, gitmenin takvimi. Çürüyen ben'i gömmenin geri sayımıydı; acele ettiren.
  Kuşlar gibi, dönecekmiş gibi değil; kelebek gibi ölecekmiş gibi gitmeliydi, ŞİMDİ....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder