Translate

Bumerang - Yazarkafe

2 Aralık 2012 Pazar

Sonsuz(?)a kadar

   Erken uyanıp da ne yapacaktı ki. Önceleri uyanmamak üzere uyurdu; uyanmak acı hayata katlanmak zorunda olmak demekti.
   Sabahları erken kalkmak, sevgili uyanmadan izleyebilmenin yegane, kutsal anı gibiydi. Gözlerinin rengine karar veremediği, renkli gözlü sevgilisi gözlerini açmadan izleyebildiğince izlemek istediğinden, erkene kurardı biyolojik zamanını.
   "günaydın" üzerine basılarak söylenmiş, henüz açılmamış ses tellerinden çıkan sesiyle. İlk nefesi, ilk kelimeyle ağzından serbest kalıp, havada asılı dahi kalmadan cüğerlerine dolsun isterdi.Sevgilinin kokusu, sevgilinin mahreminden çıkan parçasıydı; ziyan oldurulmamalıydı.
    Kendini izleyen bir erkeği, romanik bulan hangi sevgili kayıtsız kalabilirdi ki. Bir günaydın ödülü takip etmeliydi, "günaydın" ı. İlk günün ilk sevişmesi; ilk sıvıların karışım anı.
   Beynin; uyuşturucu kullanmak ve sevişmekle aynı noktasının aynı oranda uyarıldığını öğreneli beri, sevgiliye daha bir bağımlanmıştı. Bağlanmamış, bağımlanmıştı.
   Kaç zamandı beraberlikleri, kaç zaman sürerdi veya sürer miydi? Önemli miydi? Hayat denen yalancı anlar değil miydi ki; sonsuza kadar demek ne saçmaydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder