Translate

Bumerang - Yazarkafe

3 Şubat 2010 Çarşamba

lal

Nasıl söylesem,nasıl bir giriş yapsam.Yalnız bir anını mı beklemeliyim yoksa ben mi yaratmalıyım o anı.Ne diyebilirim ki; "şey biraz dışarda konuşabilir miyiz" ya hayır derse yada ne biliyim onun gibi saçma bişey,ya terslerse beni onca insan içinde.Yok sanırım bu mantıklı bir giriş olmaz,zaten cümlede çok saçma ve de ilkel.

Bi kahve falan içmeye mi çağırsam yada bir kaç arkadaşla beraber takılırken anı kollayıp,imalı konuşmalarla kendimi belli edip,onun rengini ortaya koymasını mı beklesem.

Anlamamış mıdır ki;anlamamasının mümkün olduğunu sanmıyorum.Bayağı belli ettiğimi sanıyorum.Acaba kendi hissi mi fazlasıyla belli etmekle hata mı yaptım.

Ya anladıysa ve aynı şeyi düşünmüyorsa.Olur ya oda benden hoşlanacak diye bir garanti yok ki.Yıkılırım o zaman.Hadi kötü şeyler düşünmenin zamanı değil;kuantum sıçramanı kirletme "iyi düşün,iyi olsun"

Hoşlandığımı algılatamadıysam;bu kadar kabiliyetsiz kalmış olabilir miyim?Yaşlanıyor muyum yoksa?Elbette yaşlanıyorum ve de gittikçe korkaklaşıyorum;sosyal kaygılarımın hayatımı kontrol etmesine daha bir müsade eder oldum sanırım.Aslında ana nokta burası;büyüdükçe suskunlaşıyor insan,büyüyen yanlarımız daha bir kalıplar arasında sıkışıyor ve biz kendi esaret alanlarımızda hürriyeti kelimelerde yaşıyoruz;bi nevi esir ruhlarımıza beyinsel mastürbasyon yapıyoruz.

Ee şimdi ne yapıcam?Susmaya devam mı edicem yada susmaya devam mı edicez demeliyim.Hayatımızın "An" larını bu kadar basit harcayabilme lüksüne sahip değilken bu anlamsız suskunlukların ardında,korkaklılıklarımızı soytarılılıklarımızla daha ne kadar kamüfle edebiliriz?

Şimdi daha bir anlamlanıyor;insan denen yaratığın yazıyı icat etme nedeni.

Oyalanmaya devam...Susmaya da...

1 yorum:

  1. tıpkı elinde yanan bi mumla karanlığın içinde hareket ederken ışığa hasretliğinden gözlerini mumun alevine kamaştırmış gibi mumun aydınlattığı çevreyi de görememeye devam..

    YanıtlaSil