Her yer zifiri karanlık, tek ışık kaynağı dahi yok fakat her şeyi, herkesi çok net görebiliyorum. İnsanlara bana bakıyor ama beni göremiyorlar, oysa çok yakınım onlara. Görüntüleri tersliğin yansıması gibi; onlar mı ayna görüntüsü yoksa ben miyim onları simetrik karşıtlıkta izleyen. Tek yönlü aynadan dışarıyı izler gibiyim.
Konuşuyorlar; duymuyorum ama ne konuştuklarını biliyorum. Hepsinin bahsettiği konular beynimin içinde görüntüleniyor. Dudakları ısındıkça, kalpleri soğuyor. Çok konuşuyorlar. Konuştukça içleri boşalıyor.
Onlar küçüldükçe ben büyüyorum. Konuşmalarını istiyorum; "konuşun çokça konuşun" diyorum, "diğerlerini inandırın" diye ustaca konuşsunlar diye emirler yağdırıyorum. Beceremeyenler de yok değil, yeni başlayanlarda var; knouştuklarından pişman olanlarda, zevk alıp daha da abartanlar bile var ki sonuncuları benim en sevdiklerim.
Dudakları soğumasın diye kulaklarına fısıldıyorum ara sıra; ne de olsa en ustalarının bile ustası bendim hala benim. Renksiz hayatlarına gökkuşağı misali indiğim günden beri, benden es geçebilen bir tek kişi bile olmadı; olmayacak da.
Onları ben yarattım, onlarda beni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder