Translate

Bumerang - Yazarkafe

14 Ağustos 2010 Cumartesi

öykünmek (çok sonrası)

   ...“tamam gözlerini açabilirsin” le birlikte gözlerini açmış,sofraya bakakalmıştı. Öyle çok bir şey yoktu aslında görülmesi yada görülmemesi gereken; mantar sote,rus salatası-hazır almışlardı,ama aldığını hatırlamıyordu bile, makarna-salçası fazla kaçmış ve görüntüden anlaşıldığı kadarıyla fazla haşlanmıştı- ve yine hazır alınmış tatlı ki adam bunda galiba ben müdahale etmiş olmalıyım diye düşündü;çünkü en sevdiği tatlı olan kadayıf alınmıştı.

   Sofraya oturdular, kız mum yakmayı bile unutmamıştı. Ve evin hanımı gibi, yaşından beklenmeyen bir duruşla tam karşısına oturmuş, yıllardır evlilermişçesine ve de tam bilmem kaçıncı yıl dönümleri kutluyorlarmışçasına övgü bekliyordu. Adam kendinden bir kez daha iğrendi. Evcilik oynuyordu hem de, onca kızdan sonra, onca kız bunu beklerken.

   Bir an kendine inanamıyor, bir an "ne olursa olsun, anı yaşa" diyor, sonra hemen pişman oluyordu. Emin miydi? Neydi korkutan kendini; bilmiyordu. "Belki" dedi, "belki hep böyle devam etmeyeceğinden korkuyorum, yoksa bu güzel an neden acıtsın ki canımı" sonra ne olursa olsun diye düşündü. Haklıydı; neyi hesaplayabiliyordu ki, neyi tam olarak hesaplayabilmişti ki. "Bu kez, evet bu kez olsun" dedi, kıza sarıldı, doyasıya sarıldı. Yılların özlemi, yüreğindeki her ismi silerek sarıldı kıza, dudakları ılıktı; sevdi ılıklığı.

   Hesapların hangisini doğrulayabiliriz ki/ yazgı nedir ya da kaderle aynı şey midir?/ sonu mutlu bitmezse bitmesin; aslolan süreçtir oysa/ sevilebildikçe sev, sevebildikçe sev, sev ve sadece sev/ gitme vakti geldiğinde yüzünde bir tebessüm olsun, gözlerinde mutlu bir ışık ve bolca gerçekleşmiş hayal...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder