Translate

Bumerang - Yazarkafe

15 Ekim 2010 Cuma

aşağı

   Düşleri bu olmasa da bulunduğu yer bir fastfood dükkanının altındaki; küf, et ve kızartma yağı kokan bodrumunda, ondan önceki kaçakların ter kokuları sinmiş bir yataktı. Kaçak olmak değildi hayali; yeni ve uygar dünyada harika bir hayat düşlemişti oysa. Hep televizyonlarda izlediği londra da, insanca yaşamak için insan haklarına uymayan ülkesinden kaçak yollardan çıkmıştı; bu yüzden göçmendi ve göçmenliği illegaldi.
   Gündüz; her an gökyüzünden inip daha evvel ailesini kapmış kartalın gölgesini izleyen ürekek fare misali, masaları silerek, yerleri paspaslayarak ve ızgaradaki macun kıvamındaki yağları temizleyerek ve on altı saat çalışarak geçiriyor. Geceleri ise; dışarı çıkması çok riskli olduğundan, direk bodruma inip uyumaya çalışıyordu.
   Hayallerine az kalmıştı; beş yıl orada kalabilirse oturma izni alabilirdi. Ama işi ilginç kılan; fare gibi yaşarken, beş yılın dolduğunu yerel makamlara nasıl kanıtlayacaktı. Her yönden kaybetmiş hissediyordu kendini; düşlerini, geçmişini ve hataları yüzünden geleceğini de kaybediyordu.
   Onun gibiler çoktu; tüm mahallede ki her dükkanın altı kaçaklarar yuvaydı. Birbirlerini bilirlerdi ama görüşemezlerdi.
   İki dükkan ötede güzel bir kız vardı, nereli olduğunundan pek emin olmasa da onun da müslüman olduğunu duymuştu. Düşleri şimdi o müslüman kız üzerineydi; elbette beş yıl sonrası için. Belki de riskleri göze almaktı yaşamak. Yani bodrumda saklanmaktansa dışarda kaçak olmak daha eğlenceli olabilirdi. Şu müslüman kızla bir ev tutarlar ve saklanacaklarsa da orda saklanırlardı; göçmen bürosundan. Kimbilir belki bir iki memura rüşvet verir, legal olmayan ama statüleri olan bir göçmenlik elde edebilirlerdi.
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder