Translate

Bumerang - Yazarkafe

13 Aralık 2010 Pazartesi

yaz; kışa ve sonbahara ve de ilkbahara

   Yazı hep sevdim ama artık sevdiğimi söylemeye korkan batıl inançlı bir yan oluştu içimde. Deniz kenarında oturup çay içebilmek ve geç saatlere dek üzerinde sadece ince bir tshirt le takılabilmek, havanın geç saatlerde kararması kadar güzel bir şey yokken, senin sevdiğinin sana işkence etmesi misali nazlı ve de ızdıraplı yazlardan sonra sevgimi sorgulamaya başladım.
   Senin sevdiğinde seni sevecek diye bir şey yok idealizmi benim gibi zayıf insanlara fazla anlaşılan. Yazların içi ısıtan güzelliklerinden arta kalan iç yangınları ve de katlanılmaz süprizlerini artık kaldıramadığımı farkettim. Sanırım yazları artık sevmiyorum, sevemiyorum.
   Mevsimlerin güzelliklerini görmezden gelmeye karar verdim ve birini diğer üçünden ayırmamaya. Belki de beni seveni sevmeliyim; mesela dondurucu soğuklarıyla parmaklarımı hissettirmeyen kışı, sobanın üzerinde ellerimi ısıtırken içime akan ılıklığında sevmeliyim. Ya da sonbaharı; kurumuş yaprakların ayaklarımın altındaki çıtırtı seslerinde, ilkbaharı; bana aşk getirir umutlarındaki heyecanlarda sevebilirim.
   Hayat ironisiyle kendi planlarını uygularken ve de bize üstten bir tavırla; "ben ne verirsem onu yaşacaksın" mesajını  dikte ederken, mevsimlerin rutin dönüşümlerinde hayat ışığı yakalamak polyannaya bile fazla gelir.
   Evet seni sevmiyorum artık; yaz. Kışı da sevdiğimi itiraf etmiycem, baharlara da sempatiyle bakmıycam. Bakalım hanginiz bana kendini sevdirecek ve beklentilerimi karşılayacak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder