Translate

Bumerang - Yazarkafe

19 Mart 2012 Pazartesi

Ipıslak Ruh Hali...



Bodrum katının küçük ve kaldırım seviyesinden altta kalan camından dışarıya bakan, garip mutlu adamın, gözlerindeki duyguya takıldı biran. Hüzün müydü? Hayır! Mutluluk olabilir miydi? Bir insanın bu denli, dünyada var olan birçok şeyden yoksun ve herkesten yoksul olmasında mutluluk olması mümkün olamazdı! Kaldırımdan gelip geçenleri değil de, sahil kenarında denizi seyrediyor gibiydi; bir elinde çay, diğerinde sigara ve yüzünde hiç kimseyi görmeyen, hiç kimsenin görmediği bir yerleri seyreder gibiydi.
   Garip mutlu adamdan, çok daha tuhaf olandı; bir insanın evini, evinde ki mahrem halini izlemek.  Evlerin ışıklarının sızıntısında, ısınmak; birinden içeri davet edilmeyi beklemek kadar çaresiz olmak; babasının yolculadığı kızın gözlerinde ki hüzün misali öfkeli durmak ve kaşlarını çatmak hayata; bir çocuğun kulağına ismi okunurken bir diğerinin namazının kılınıyor olmasıydı; garip olan. Yani hayattı, hayatın garipliklerine şaşırmamaktı anlaşılmaz olan.

Hüzün. Hüzün istedi ama şöyle adam gibi bir hüzün. Bu haline uygun bir ruhu giyinmek istedi birden bire. Adama özendiğini farketti, kendine acımak için bir bahanesi olduğuna sevindi; sevindiği içinse üzgündü, hüznü kaçsın istemiyordu. Başını önüne eğip, ıslanmak istiyordu kimsesiz sokaklarda. Sokaklardan daha kimsesizliğine iyi gelebilirdi ;ıslanmak
Adımlarını hızlandırdı. Her zaman yaptığı gibi sokağa, sokakta akıp giden hayata odaklanmalıydı. Farklı olan bir şey içini rahatsız ediyordu. Adamı tanıyor gibiydi. Hem tanıyor ama bir o kadar da hatırlamak istemiyordu. Gözleriyle hala içine bakıyor gibiydi, garip mutlu adam. Birden bire ürperdiğini hissetti, ayaklarının önünden bir kedi hızla geçti, ardından onu kovalayan bir başkası. Uykudan uyanmak gibi, etrafına bakındı, sokağı izlemeliyim dedi içinden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder