Translate

Bumerang - Yazarkafe

23 Ağustos 2012 Perşembe

Yazdır; yazdırabildiğince




   Kalemi elime aldığımda hiç sevgilim olmamıştı, benim. Yıllarca yazdığım sevgi’li sayfalar okunmasın diye hep sakladım! Yazılarımdan esen her ayrılık saçlarıma takıldı: “babası da böyleydi” dediler, oysa benim yaşımdayken babamın, üç çocuğu ve simsiyah Tarık Akan saçları vardı; duvarlara yazı yazardı. Babam kısa cümlelerle imla hatalarıyla; insanların peşinden koşturan yazıları yazıyordu, bense; uzun uzadıya cümlelerde hiçbir şey anlatamaz halde yazamıyorum; okumayanlara.
   Aş(ı)ktım kağıt üzerinde; sana, gerçekte ise ayrıl(d)ık; onlarca defa. Ya(zı)lardan ibaret bir yalnızlıkta avunmalar peşindeydim.

   (u)mutsuz kağıtlarda, hala kalem çalıyorum hayattan; ıslak mürekkep kadarlık ömürlerde, sonsuz mutsuz sonlardan ibaret aşırabildiklerim. Aidiyeti olmayan fikirlerimi topraksız bedenimden damıtıp, umut dilenicem hayattan, ruhumun yakıtı bitene kadar; “gerçek yüzlü bir “günaydına” a birlikte uyanabilmek için.

   Canımın yanmasıydı kalemden ağlayan, bitmeyen büyüme sancısıydı yazdıran. Birine yazmadım hiçbir zaman; oysa bir yazdıran olmasını ne çok istedim, her zaman. Olmadı, olmadım, olamadık.
   Umut baharı beklerken, ayazı bile sevmeyi bildi de; evrildikçe daha bir yenildi ruh denen akışkan.

   Bir deli bile sevebilir; delice, hatta bir çocuk bile; belki biraz çocukça ama yine de sevebilir. Bir dahi Aşkın formülünü bulup, kimyasını laboratuvarda sentezleyebilir başkaları için; kullanım klavuzunu bile yanına iliştirebilir her yaşayıcı mutlu olabilsin diye. Yaşlı genci, genç daha genci veya çok yaşlıyı; kadın kadını yada erkek erkeği  bile sevebilir. Peki ya sahnenin arkasındaki mucize denenlerin şifresini gören; bir daha sevebilir mi, kanabilir mi diğerleri gibi? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder