Uzun zamandır bilgisayar başındayken gözlük takmaz olmuştum da, özlüğümü yeniden buldum; sanırım artık takacağım.
Müzik dinliyorum, hem de en nefret ettiğim şekilde; telefonumu cebime koymuşum, serseriler gibi kendi müziğimi etraftakilere zorla dinletir halde.
Serseri gibi... Yazmak için tam kıvamındayım o halde...
Melankolik, Şarlatan, sersem serseri...
Yeni bir sonum var, yine bir son daha. Kim demiş: "her son bir başlangıçtır" diye. Kocaman bir yalan, saçma sapan bir yalan. Son; kendi devingenliğinde biten bir eylemdir, başlangıç ise çok farklı bir süreçtir; biten ile hiç bir bağlantısı yoktur. Yere düşüp kanayan diziyle yürümek zorunda olan çocuğa ; " bak, kalkmana neden olan düşmendi" tarzında didaktik bir iyi niyet olabilir mi? İyi niyetten çok aptallık olur ki karşılığında çocuktan bir: "h...s..t.r" gelebilir.
İngilizce şarkıda; "evleneceğin kadını bul ve rüyalarının kadınını git al" diyor. Sanırım uzalaşmaktan bahsediyor olmalı ya da ben iyi çeviremiyorum. İyi de nereye gitmeli; doğu- batı, kendi içime mi yoksa benim olmadığım herhangi bir yere mi?
Soruyor kendim, bana; "kaç bitiş oldu saydın mı? Kaç iyimser başlangıcın, aptallaştıran sonu bu sefer ki"
Saymadım. "Sayma da zaten" dedi(m).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder