Translate

Bumerang - Yazarkafe

12 Mart 2013 Salı

lekelendin mi yine; kalbim?

   Kaç çürütülmüş sevdasal umut sonrası; tastamam griye döner, kalp...

   "Lanet olası hayat", sesin sahibi yan bankta oturan yaşlı amcaydı. Belli ki hayattan, bu yaşına rağmen hala memnun değildi. Hep "kıymetini bilin" diyenlerden farklı söyleyecekleri vardı anlaşılan.
   Anlatmasını istememi istediğinden, anlat dedim ya da demedim; O anlattı.
   "Dilim de keşkelerden yaralar oluşmuş, evde bir bekleyenimin olması en büyük keşkem. Eşim öldü sanma, Allaha şükür ölmedi ama zaten hiç olmadı ki, ölsün. Çoğu zaman düşünürüm acaba olsa da ölse daha mı iyiydi yoksa şu 'keşke olsa' daha mı az incitici. Bilemedim.
   Şurada dahi rahat vermiyor, dinine yandığımın hayatı. Hani sanıyor ki yanımdan geçenler; amca mutlu, oturmuş emekliliğinin tadını çıkarıyor, yok bilmem güneşte kemiklerini ısıtıyor falan. Yok be ne ısınması, ne hali. Yürüyüşe çıkıyorum ki spor olsun kemiklerim açılsın; belim ağrıyor, sonra oturayım da ağrım geçsin diye banka kıçımı koyar koymaz bu kez de-çok affedersin- prostatım azıyor. Ama öyle böyle değil hani. Desen ki hangisi daha katlanılır; ikisininki de birbirinden melet.
   Tabi evlenemediğimizden ya da beni tanıyanların dediği üzere; 'armudun sapı, üzümün çöpü' diye diye evlenememişim, çocukta yok, torun da. Anlayacağın bir başımızayız bu hayatta. Şimdi sen olmasan hokkalı bir küfür ederdim ya neyse, sende ben yaşa geldiğinde küfür etmeyi öğrenirsin ya; şimdi sana kötü gözükmesin.
   Hani iyi yanı da yok değil yalnız olmanın. Yaşlı olmanın katlanılmazlığına, bir de yaşlı ve bıkılmış bir kadın dırdırı ya da çocukların kuşaklarına yetişememenin kavgaları eklenmiyor eklenmesine ama yine de bazen olsa iyi mi olur demeden edemiyor insan. Neyse ama piç olmak, yani züriyetsiz olmak da iyidir. Bir kere hısım akraba derdin yok; haliyle kavgaları, dedikoduları da.
   Yine de sen kulak asma bunlara, e mi? Evlen yaşın geçmeden ama yaşın gelmeden değil ha! Gerçi yaşı nedir, kaçtır diye sorsan; o kadarını da bilmem ya, iyisi mi sen bana sorma.
   Hadi evlat bana müsade; ne benim derdim anlatmakla azalır ne de prostatın sancısı oturmakla. Eve kadar belimin ağrısına katlanıp yatağa atsam kendimi, ikisinden de rahat bir nefes alırım.
   En büyük zevkim de bu hani; elime kitabımı aldım mı, bir de çay tamam yani. Biz senin gibi hoplayıp zıplayamıyoruz ya, kitaplardan gençliğe bürünüyoruz. Sende bol bol oku...
   Ya da boşver okuma! Okuyup da benim gibi olma.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder