30 Temmuz 2010 Cuma
görmüyor muyum yoksa...
Bir şeyler yazmak istiyor insan; gece yarısı ya da sıcak bir gün ortası. Ilık olsun, sevgilinin kalbine dokunsun istiyor-elbette önce bir sevgili-, hani şöyle dedirtecek gibi yüreğini eritmeli; "harika yazmış, insan yüreğini biliyor bu çocuk" sonra evren sana sevgiliden umut yüklemeli, huzur yüklemeli ve yine yazabilmek için ilham.
Bir ışık bekliyor insan; öyle gözleri kamaştıracak kadar iddalı falan değil, sadece varlığını hissettirecek kadar umudi. O var oldukça sen yaşama sarılmalı, yazdıklarınla sarmalısın hayatı; hediye paketi misali, koymalısın sevgilinin önüne; aşk' la.
Öğle sıcağında kavrulan tena inat, yüreğin yanıklığı şuan satırlara hükmetme çabası. Bir varlık kanıtı olma telaşı ve de haykırmak: "burdayım, burda!" sonrasını susmak, yutmak ve yazmak için kendine saklamak: "Seni seviyorum, burdayım!"
Ondan bir işaret beklemek, her veriyi toplayıp gecelerce analiz etmek; tek bir noktayı atlamamak için ve en önemlisi ise yanılmamak. Oda var çünkü; hayat bir kaç yanılgıda bitirebilir tüm heyecanlarını, belki de tek yanılgıda kabuğuna çekilme korkaklığını geçirebilir boynuna; kımıldayamzsın, yazamazsın, haykırmaksa asla!
Yine de umut istiyor insan; hani sevgili de sana bağırmasa da göz kırpsa, şöyle biraz kendini ortaya koysa, "acaba mı, yanlış olmasın?" ların olmayacağı kesinlikte. Korkmayanlara armağandır sevda ama korkaklarda sevebilmeli, onlara cesaret verebileceklerde olabilmeli; maddenin antimaddesi gibi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder