Translate

Bumerang - Yazarkafe

1 Ağustos 2010 Pazar

üç kişi


   Uzunca bir süre sessizce kitap okudular, arada: “içer misin?” ile tatlı bölünmelerle zevkli birkaç saatti. Ne zamandır böyle huzur dolmamıştı adamın içi, kendini iyi hissediyordu hem de ilaçsız, uyuşmamışken. Aslında çok defalar düşüydü bu; kadınla olmasını istediği milyonlarca andan biriydi. İçi biran boşluktaymış hissine kapıldı, kadını düşündüğü her an düşüyordu, sonra yine o ana tutunmaya çalıştı. “tadını çıkar, tadını” o an eski bir sevgilisi aklına geldi. Uzun zaman önceydi; kız ne zaman yatağa girip birbirlerine sarılsalar: “çok mutluyum” derdi ve adama hep yalan söylediğini düşünürdü. Hiç kimse bu kadar kolay mutlu olamazdı ve aslında mutlu olmayı gerektiren hiçbir şey yoktu, sadece sevişmişler ve yorulmuşlardı, uyumadan önceki son yerleşme çabalarıydı birbirine sokulmaları ve kız “çok huzurluyum, seni seviyorum “derdi adam bozmazdı sadece gülümserdi.


   “çok mutluyum” dedi adam ya da ağzından kaçırdı, sonra pişman olduysa da kız yüzüne gülümseyerek baktı ve “bende, seninle kitap okumayı ne çok düşlediğimi bilemezsin. Biliyorum saçma yani kitap okumanın düşü olmaz ama ne biliyim hep bu manzara gözümdeydi; karşılıklı oturmuş kitap okuyoruz ve çay içiyoruz, aramızda yarım metre dahi yok ve nefes alışlarını dinleyebiliyorum” birden sustu, sanki cümleyi çok uzatmışta büyüyü bozma ihtimalini hatırlamışçasına. Adam güldü, kız güldü. Bir süre gözleri sabit kaldıysa da ilk kaçıran adam oldu, kitaba gömüldü ama ilginçti hala huzurlu hissediyordu; kendini belki de zayıf gösterecek bir hata yapmıştı ama iyi hissediyordu. Kitapta güzeldi, çay ve yalnız olmamak da, balkon ne çok serindi ne çok sıcak, beynini kemiren tek düşünce yoktu ya da artık onlara hükmedebiliyordu. Yıllar öncesindeki kızı anımsadı; o bu sırra ulaşabilmişti, yıllar önce ve çok basit bir şekilde ulaşabilmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder