Translate

Bumerang - Yazarkafe

20 Ağustos 2010 Cuma

yarı boş kavanoz

   Ders çalışmak gelmiyordu içimden ve sen: "çay içelim mi?" diyordun, evet! çay içerim tabi ve senle sabahlara dek sohbet etmek de isterdim hem de hiç susmadan... ama yapamam çünkü ders çalışmalıydım.

   "Neden bunları okuyorsun, anlamıyorum ve içimi sıkıyorlar, okuma bunları lütfen çok kötüler" diyordun okuman için sana verdiğim kitaplarıma, iyi de ben seviyordum; sıkıcılıklarını mı yoksa iç karartıcılıklarını mı bilmiyordum ama "hayat da böyle değil mi zaten?" diyordum sana, itiraz ediyordun; sabahlara dek konuşuyorduk, ateşkesimizdi sevişmelerimiz ya da hediyelerimizdi; yenilenin yenilene.

   Balkonda otururdun gece yarısı; sen manzara yoksunu boşluğu, bense seni izlerdim. "bir gün balkondan bi kedi falan çıkacak korkudan apartmanı birbirine katacaksın" dedikten sonra balkona çıkmaz oldun, bir daha izleyemedim; manzara yoksunu boşluğu izleyen seni.

   Günlük tutardın, okumayacağımdan emin ortada bırakırdın; doğru hiç okumadım ve giderken: "keşke bir kez değerlerini boşverip de okusaydın, o zaman anlardın" dediğinde anladım; okumam içindi günlüğün ortada boynu bükük kalmalarının.

   Bozuk paralarımı koyduğum kavanozda, birikmeyen paralarla mutlu olurdum; kavanozun altına "şu kadar aldım ama söz yerine koyacam" diye yazdığın notlar için kavanoz vardı.

   Çok geç farkındayım,ama bil ki çok daha fazlasını da anladım...  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder