Translate

Bumerang - Yazarkafe

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Stablon; günde iki tane


   Geldiğim yaştan aşağılara bakıyorum, diğer yaşlarıma ya da yaşadıklarıma. Adına ne konsa da tarifi değişmez bir yalnızlık adacıkları misali koca geçmişim. Her zaman değil ama zaman zaman öyle çok acıtan ve de her biri ayrı yıkımları barındıran yalnız kalma gereklilikleri. "Bu defa son" dediğim ama türlü derslere rağmen hep farklı eğilimleriyle, hayata alt edildiğim yenilgilerim.

   Öyle ağlamak isteği değil yapmaya çalıştığım, biraz hüzün, biraz yıkıntı.
   Bir kayanın tam üstünde oturmuş, buğday başaklarının rüzgarla dansını seyrederken aklıma üşüşen,eski dostlar, eski sevdalar. Hangisini yad etsem, bir buruk acı; kiminde suçlu ben, kiminde bir dahakinde suçlusu ben olacağım kesin yargılama süreci. Oysa söylemek istediğim ne çok şeyim varmış; hepsini susumuşum. Taraflarının bi haber olduğu, cümlelerim sahipsiz ve de beynimin esaretinde ruhumu kemiriyorlar.

   En çok dostlarıma kızıyorum: "dost dediğin..." diye başlıyor sitemlerim, sonra sevdalarım düşüyor aklıma ama önce kalbime. Bir atışla diğeri arası ne çok isim yer kapma telaşında. Her hangi bir seçimlilik yok oysa, o an hangisi varsa hazırda o başlıyor, nefesimde kesikli solumalar yaratmaya ve de göğsümde hafif yanma, ağız kuruluğu, sol kolda uyuşma(belki bunu sonradan öğrendim;kalp krizi belirtisi diye, ama şimdi vazgeçilmezim)

   Boşver diyor, içimdeki bir ben diğerine, ama dinler mi hiç. Ne onlarla yaşayabiliyor ne de unutabiliyorum; sadece yaşlanıyorum ve de yaşanmışlıkları tekrar tekrar, tadı bozulmuş yemekler gibi ısıtıyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder