Bir rüyada görebilmek kadar kontrol dışı, çala kalem bir öykü, bir küçük sır; benliğimdeki tüm senliğim. Sinir sistemimde ki tümör, damarlarımdaki civa kadar zehirli; sensizliği düşlemelerim. Uykusuz gözlerin sönmüş feri, çaresizliğimin intihar eğilimleri ve yalnızlıkla ben.
Karmaşık cümleleri devrikleştirerek yaşamak isterken, her düşüncede sende yeniden kayboluyorum. Beyinciği alınmış kurbağanın çaresizliğinde aptalvari zıplamalarım; senli bir düşten, düştüğüm bir sensizliğe. Susuyorum, soluksuyorum sana ve bir çay gibi arzulanılanım oluyorsun. Sonra yine yalnızlıkla ben; hastalıklı ben.
Siğillerime okunan dualarda çürümesi umudunda kuyuya atılan buğdaya bel bağlamak gibisin. Doğmamış çocuklarıma anne, yeni güne ezan sesi mesela.
Kaç türde anlatılabilensin; anlatılabilir misin? Yüzün var mı yada bir eşkalin; bir kez görebilseydim seni. Kelimelerin tükendiği kağıtta ki eksik noktalama işaretimsin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder