Translate

Bumerang - Yazarkafe

12 Kasım 2010 Cuma

Renksizdi Eski

   İlk okula başlarken çok ağladım; bir hafta kadar. Sevmedim okulu, sevmedim çanta mı ne de defterlerimi. Okumayı öğrenmek içinse hırs yaptığım halde ancak on üçüncü olabildim; onun içinde çok ağladım. Hatta sınıftaki ilk kırmızı kurdelayı takan çocuktan nefret ettim, gücüm yetseydi dövmeyi bile düşündüm.
   Herkes çalışkan diyordu çocuk için, doğruydu çalışkandı ama zeki değildi.Bense zekiydim ama kimse zeki demiyordu.
   Önceleri çok suskundum(kelimelerim yoktu); öğretmen anneme nedenini soruyordu, sonraları çok konuştum(anlatmak istediklerim o kadar çoktu ve anlayan yoktu); öğretmenim sürekli anneme şikayet eder oldu ve ilk dayağımı yedim.
   Komşumuzun kızı vardı; Eylem, birde sınıfta bembeyaz teninde bir beni olan tatlı Ayşegül vardı; çok güzeldi, sonra Nevin geldi; güzel değildi ama ilk Nevin' e: "seni seviyorum" dedim, ne demekti bilmiyordum, televizyon da öyle söylüyorlardı; sanırım güzel bir şeydi.
   Kırmızı kokulu bir silgim vardı, üzerinde arı resmi vardı; silgi kokusunun okulu, okulun silgi kokusunu hatırlattığı zamanlardan nefret ederdim, silgiyi dişlerimle parçalamıştım.
   Yazım berbattı, A' larım haddinden fazla büyük, eğri ve iki satır arasına sığmayan ayarsızlıktaydılar.Cümlenin sonuna "nokta koyun" demişti öğretmen, hep cümlelerimin sonunda defter yırtılıyordu. Nokta koymak demek kalemle daire yapmak içini karalamak, karalamak ve karalamaktı.
   Çocukluğu asla sevmedim; hala sevmem ve çocukluğa dair ne varsa asla geri gelsin istemem.İyi ki unutmak var

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder