Translate

Bumerang - Yazarkafe

22 Ocak 2012 Pazar

üşüyor ellerim ama en çokta yüreğim

   İki farklı ısı birleşince; daha az üşür eller!!

   Gecenin örtüsüne sığınmış olmasına rağmen, yine de mahrem gözlerden sakınmak isteyen harem cariyesi gibi ürkekti, arka sokaklardan giderse daha rahat hissederdi kendini. Gözler çok uzakta olsa, farklı bir korkuyla ürperiyordu içi, öyle ki; korkmamak için şarkı söylemeye dahi cesaret edemiyordu. Bir hadım ağanın erkekliğinden yoksunluğu gibiydi, içinde ki utanılası korku.
   Gözleri; soğuğun sert nefesinde yaşarmıştı, ama biliyordu az evvel kaçmakla kurtulurum sandığı görüntülerdi içindeki acıyı gözlerinden akıtan. İyi ki kar yağıyordu, her ne kadar düşmemek için büyük çaba sarfetse de sokakları boşalttığı için teşekkür etti, kar'a ve ölümcül soğuğa.
   Erkekler ağlamazdı, öyle öğrenmişti ve toplum hep bir ağızdan hem fikirdi; oysa ne az konu da uzalaşırken çoğunluğun kalabalığı, bu hiç tartışmasız her kültürde kabullenmiş, kabulletilmişti.
   Kimdi suçlu; "ben miyim" dedi, biraz yüksek sesle. "ben miyim yani, lanet olsun hangi insan bunu kendine yapmak ister, hangi insan bu denlisini hak etmiş olabilecek bir günah işlemiş olabilir?" sokağın boş olmasıydı bu denli rahat kendiyle tartışabiliyor olmasının.
   Bir an ayaklarının yerden kesileceğini sandı, duvar imdadına yetişti ki düşmekten son anda kurtuluverdi. Belinin incindiğini algılamasıyla; 'insanların bir çoğu böyle fıtık oluyor olmalılar' ı düşünmesi bir oldu. Güldü kendine ve bu halinin tek sorumlusu realizmine bir kez daha lanet okudu.
   Gerçekleri unutamamak bu kadar kötü olmamalıydı. Öyle ya gerçek bir dünya, gerçek olan bir evrende; düşlerde yaşamak ahmaklık değil miydi? Belki de, evet belki de ahmaklık duyguları mantığa kurban etmekti. " biraz daha az gerçekçi olabilsem, şuan bu kahrolası soğukta dışarda olmak yerine, ellerimden çok yüreğimi ısıtan bir çift elim daha olurdu. Sıcak bir nefes, nefesime değer ordan içime akıp,yılların buzlarını eritebilirdi"
   Yanakları şimdi daha çok üşüyordu, burnu çocukluğundaki gibi akmak üzereydi; koluna mı silseydi, ne farkederdi ki? Çocuk kalsaydım keşke, hiç büyümeden ölebilseydim; binlerce ölümden beter bugünü yaşamasaydım, idye düşündü bir an ve yüksek sesle kendine cevap verdi; "dua  mı ediyorsun" dedi ve güldü çaresizliğine.
   Bir kişi olsaydı şimdi yanına gidebileceğim, beni anlayacak, rahatça ağlayabileceğim biri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder