Translate

Bumerang - Yazarkafe

24 Nisan 2012 Salı

uykusuzluğumsun

   Terlemiş, sırılsıklamken; o üşüyor gibi beni arıyordu. Tüyleri dikelmişti, gerçekten üşüyordu. Sıcaklığımdan bana terler kalırken, onu ısıtamamış olmalıydım. Titriyor gibiydi; terimden rahatsız olmasın diye üşümesine izin vermekle, üşümemesi için ıslak bir kucağı mı vermeliydim bilemedim. Terim o kokuyordu, seviyordum kokusunu; o kokan kokumu. Teni nemliydi ama sokulmaya devam ediyordu, öptüm ıslak yanaklarından kokusu dudaklarımda kaldı.
   Uykudayken özlediğim tek şeydi; gözleri, mavi masmavi güzel gözleri. Seyrettikçe derinlerine alan gözlerinden yoksun olup, gece boyu koklamakla yetinmekti geceler. Mavi gözleriyle "günaydın" diyebilsin diye, sabah olsun isterdim; doya doya seyretmek içinse geceyi özlerdim.
   Di-li geçmiş zamanda yazmaya alışkanlığımdan, anı yaşamayı ve yazmayı unutmuş haldeyim. Dün geceyi, bu sabahı yazamıyorum; yarın sabahtan önce bu geceyi de mesela. Zamanın izafiliğinde sana dönme yollarındayım; bir başka evrende, seninle uyanıyorum bir diğerimde, belki terliyoruzdur şuan çok da uzak olmayan bir başka evrenimizde.
   Uyu sen; "günaydın" de her sabah ve binlerce kez yeniden sev beni; sevmeyi öğrettiğin gibi, sına benim sevgimi. Milyon kere sevdiğini söyle kulaklarıma, ılık nefesinle ürpersin ruhum. Teninin farklı tadı kalsın ağzımda, nefesinde asılı nemin ısıtsın içimi ve sen yine, yine ve yine "günaydın" demeye devam et.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder