Translate

Bumerang - Yazarkafe

30 Nisan 2012 Pazartesi

Yalnızlık ko(r)kuyorum

   Çıplak ayakla yürüyorum, yalnızlığın kıyısında. Elimde bir el terlese de, yüreğimin ürpertisindeyim; içimin boşluğunda kaybolmuş gibi dinliyorum elimdeki elin sahibini.
   Yüzü değişiyor ben yürüdükçe; bir ay, belki bir kaç ay ama yine değişecek biliyorum. Beni tanıdığını söylüyor, ben bile kendimi tanımlayamazken. Bense tanımıyorum onu, gerek de görmüyorum tanışmaya; giden çok tanıdığım oldu. Gitmelerine engel olmıyorsam, tanışmamakla korunabilirim teorisindeyim.
   Zaman en umursamazlığında vuruyor kıyıya, sesini dinliyorum. Tik tak bekliyor insan ama değil, Çakıl taşlarını kaydıran su misali biraz hoş ve o denli aşındırıcı. Ayaklarımın altından kaydıklarını hissedebiliyorum zaman tanelerinin.
   Dönüp arkama bakıyorum çokça, geçmiş gitmiş neden bakmakta direndiğimi bilmiyorum.
   Bir şeyler söylüyor, o anımda yanımdaki. Güzel şeyler muhakkak; gülüyor, umutlu bakıyor gözleri. Bende umut maskemi giyiniveriyorum, gözlerimse her yalana uyumlu nötrlükte.
   Ruhlarını çalışyor gibiyim, oysa kaybeden benmişim hepsinden sonra öğreniyor, yeni gelenle bir kez daha unutmayı seçiyorum.
   Suya hikayeler yazıyorum,silineceklerini bile bile. İzim kalmayacak beni aramayanlar bulamasınlar diye, bulmak isteyense aramayanların izlerinde yürüyor olacak benden çok çok uzaklara.
   Ilık esintide bana sokulmak istiyor, elin sahibi. Bedenine de sahip olmamı istiyor, sıcaklığımın peşinde ruhumdan sonra. Kokusunu bana bırakacak belli, hiç gitmeyecekmiş gibi. Sesi kalacak kulaklarımda, tadı dudaklarımda ve kokusu; tenimi uzunca süre yakacak taki bir diğeri gelip ilaç olma ümitlerinde kısa vadeli tedavi edene dek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder