Translate

Bumerang - Yazarkafe

13 Ekim 2012 Cumartesi

Uzak iklimler

   Ayrı diyarlardan, aynı yola yönelmiş tek kalp gibiydiler.

   "Kaç çocuğumuz olsun istersin?", hoşuna gitsede düşlemesi cevap vermemesini düşündüren feodaliteye engel olamıyordu: "bunları konuşmayalım lütfen olur mu?" dedi kız. Karşı taraf bir süre suskun kaldı.
   Susmak; kendisi sustukça uzuyordu ki bir şeyler söylemeliydi. Konuyu değiştirmekten başka çare yoktu. "makaleyi yazmayı tamamladın mı?" her cümle soruyla başlıyordu; savcı-sanık ritüeli misali soğuyordu sesi. Özel olmayan bir sohbet açmakla, samimi olmak arası cümleleri bitmişti.
   Neden her sohbeti ben açıyorum,diye düşünüyordu her sorudan sonra, adam. Kız: " ne zaman geliyorsun" dedi.  Yine suskunluk oldu, kısa bir an içindi ama çok uzun acıttı içini. "henüz ayarlayamadım, biliyorsun laboratuvar da işler her an istediğimiz gibi gitmiyor. keşke sizinki gibi sadece yazmaktan ibaret olsaydı" bu son cümle fazlaydı ama ağızdan çıkmıştı. Cevabı biliyordu; bölümünü küçümsediğinden başlayacaktı. Ama başlamadı. Suskunluk devam ediyordu, anlaşılan zaman sorusuna verilen belirsiz cevabı beğenmemişti.
    En çok arzuyla yanan erkeğin teniydi ama en çok zamanı soran kız oluyordu. Sevgimiydi bunu sorduran, yoksa sosyal baskıların taşınamamazlığı mıydı?
   Ama bir akademisyenle sevgili olmak, bu sosyal baskılara direnebilen biri olma garantisi sağlar sanmıştı. Öyle söylememiş miydi? Toplumun kalıplarına birlikte fikir beyan etmemişler miydi? Adamı kıza aşık eden de bu değil miydi?
   "Peki,tamam" kız hayal kırıklığını gizleme gereği dahi duymamıştı.
   Bugece de uzun olacaktı, uykusuz. Onlarca kez psikoloji değiştirmekten yorgun düşüp yatana dek, kim bilir kaç saçını daha beyazlatacaktı. Kız cümlesini kusmuştu ya, adam ızdırabı bu gecelik üzerinde tutmuştu; istemeyerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder