Translate

Bumerang - Yazarkafe

31 Ekim 2012 Çarşamba

yaşam?

   Bir aşk düşlüyorum; başı, sonu mutlu olan. Aslında sonsuz olan demeliydim ama o kadar da pozitif değilim; henüz!
   Bir aşkı benimle yaşayabilecek birini düşlüyorum; yüzünü, göz rengini, saçlarının kokusunu, kelimelerdeki vurgusunu... en çok da benimle uyumunu. Öyle ya, hayatım öncekilerde ne yaşandıysa yaşanmayan bir hikaye düşlemeliyim; yeni olana.
   Ne zor gelen biliyor musunuz? Her defasında hayatın, atladığım ayrıntılarda beni alt etme çabasına rağmen kalan umudumu kullanmışken yine ve ince bir ayrıntıdan ters köşeye yatmak. Hayatın benden alacağı olmalı, ya da kurgunun içinde hep bir eksik bırakma hali var; "her istediğin tam olarak olacak mı sanıyorsun" der gibi. İnat bu ya, bir diğerinde açıkları kapattığımı sanıp devam ediyorum.
   Bazen vazgeçmiyorum desem yalan olur. Dibe vurup, bir daha asla dediğim çok olmuştur. İroni bu ya; beni umuda sevk eden, benim tüm umutlarımı yerle bir eden yine hayatın kendisi oluyor. Bununla eğlendiğine eminim ama acımasızlıkla, iyi niyet aynı kapta erimiyor çoğu kez. Bir heterojenlik denk geliyor damak zevkimize.
   Kim bilir belki buda oyunun bir parçasıdır; zıttıyla var olma dialektiği.
   Aşk da bu değil mi zaten; önceleri yabancı ve mahrem olan iki kişi, sonradan en özel gizlerini paylaşmıyor mu. Birbirinden ayrı yaşayamayız sanırken, gün gelipte son bulduğunda birbirini görmeye dahi katlanamaz hale gelmiyor muyuz?
   İlginç, saçma, biraz iğrenç ama sürekli değişken.
   Sanırım yaşamak(?) böyle bir şey.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder