Translate

Bumerang - Yazarkafe

24 Ocak 2013 Perşembe

Yaz(ma) dedi

   Ne olduğunla ilgilenmiyorum, seninle olmak istiyorum; "huzur",
   Neredeysen ve nasıl bir şey isen seni hücrelerimde hissetmek istiyorum; "gerçek aşk"...

   Gerçek aşk ya da aşkı gerçekten yaşama halinin kimlere nasıl nasip olduğu ile ilgili bir hikaye yazmak istedim. Cümleler beynimde geçit yapıyor ama bir türlü uzlaşmaya varamıyorlardı. Kaybolup, gelip giden, anılar, düşler hepsi vardı ama hikaye olamayacak denli uzaktılar.
   Yazmaktan vazgeçmeyi kaç kez düşündüm ama yaz demişti, Yazgı Tanrısı, yazmamak olmazdı. Dilinizin ucunu ısıran, çıkmak isteyen bir ruh hali gibiydi.
   Sonunun iyi olmasını istiyordum ama mutlu sonlar yazamama lanetiyle lanetlenmiştim. Kötü yazmalıydım, yazdıklarım kötü olmalıydı, bilmediğim bir günahımın cezasıydı bu. Mutlu olsun istiyordum sonu, düşlüyor ama başlangıcın biraz ilerisinde, ilk yol ayrımını görebiliyordum ve daha sonrasını.
   Yaşadıklarımdan asla yaralanamazdım; anılar olmamalıydı o halde. Düşlerim yasaklıydı; o halde tasarlama da olmamalıydı. O halde nasıl yazmalıydım, nasıl?
   Aşk yok, gerçekten de yok; demek mi gerekiyordu? Kurgulanmalıydı; hayal gücü bu nedenle vardı. Bir başkası, benim dışımda ki herhangi biri yapmalıdı ki okunabilir bir sonu olsundu.
   Bugün yazmamaya karar verdim; yazabileceğim zamana dek yazmamaya karar verdim. Yazgı Tanrısı affederdi, ya da benim lanetimi kaldırır özgür kılabilirdi.

1 yorum: