Translate

Bumerang - Yazarkafe

28 Nisan 2013 Pazar

umut(?)

   Düşlediği onca güzel şey vardı; hiç biri gerçekliğin yanından dahi geçmeyen. Ama sıkı sıkıya sarılıydı düşlerine; öyle ya düşten başka nesi vardı. Düşle demişlerdi, düşle olur. O' da düşlemişti, olacaktı inanıyordu.
   Aileleriyle güle eğlene gezenleri izliyordu, arkasında deniz efekti eklenmiş bir film gibi. İnsanların denize dönük oturmasını taklit etmişti; deniz içini açar diyorlardı. Öyle miydi pek düşünmemişti, sadece yapıyordu; aileler de önünden geçiyorlardı; "bak sen yalnızsın, hep yalnız kalacaksın" şarkısının korosu misali. Tek yalnız kendisiydi sanki.
   İnsanlara iyilik yapmayı severdi; iyilik yap, birgün karşına gelecekler demişlerdi. O'da insanlara yardım ediyordu, doğaya ve tüm canlılara iyi davranıyordu; nedenini unutmuştu ama karşısına gelmediğini ve gelmeyeceğini biliyordu.
   İnanç demişlerdi, inan mutlaka olur. İnandığı ne varsa hiç biri olmuyordu, olmamıştı ama inanmaya inanmıştı.  Her kim ihtiyaç duyduysa teselliye; onlara da aynısını yinelemişti, mutlak bir inançla. İnancı sağlam sanıyorlardı, O'da inancına sarılıyordu, tek kurtarıcısı gibiydi.
   Öldüğüne değil, intihar ettiğine inanamamışlardı; bunca zaman vaaz verenler. Oysa inançlı  ve neşeli bir insandı, hayat doluydu; nasıl olurdu da böyle bir insan intihar etmiş olabilirdi. Kesinlikle inanılmazdı.
   Oysa kimsenin anlamadığı da buydu; inancı verenler, inancı sarsıldığında yıkılıp yitenleri görmemişlerdi. Bir gece yüreğinde tükettiği son demle; kalmayan umuduyla ölüme inanmaya karar vermişti. İnancı ilk kez gerçekleşmişti, ilk ve tek kez inandığını gerçekleştirmesine izin vermişti; hayat.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder