Translate

Bumerang - Yazarkafe

22 Temmuz 2010 Perşembe

öykünmek(4)


   Şu aralar liseli bir kızla beraberdi;pek tarzı olmayan bir şeydi,üniversiteli olmalı,ve aynı dili konuşabilmeliyiz derdi,ama değişiklik yapmalı diye düşünerek başlamıştı ilişkiye. Deneysellikle yaşamaktan büyük bir haz duyardı,bu çoğu zaman onu anlaşılmaz ve hatta kimine göre marjinal kimine göre kıl biri yapardı ama yine de o tarzından memnundu. Anormal bir kitlenin içinde normal olmak anormallikse neden normal olmaya çabalamalıydı ki,varsın anlaşılmasın. Liseli kız arkadaşıyla olduğu süreç içinde fazlasıyla gözlemler yapmış,her zamankinden farklı bir tarz izleyerek kıza bir şeyler katmak yerine ondan esinlenmeyi amaç edinmişti.
  
   Kızla beraberken klasik müzik dinlemiyor,kitaplardan yada anlaşılmaz diye nitelendirilen filmlere değil de herkesin gittiği-çoğu zaman işkenceydi- filmleri kızın seçmesine izin veriyordu ve bolca yalan söylüyordu: “çok sevdim,harika seçim” diye. Popüler müzik dinlemeye başlamış ve bir tek candan erçetin’ e katlanabildiğini ve hatta sevdiğinin farkına varmıştı. Sanırım bana bir şeyler veriyor diye kızdan hoşlanmaya bile başlamıştı.
  
   Kızın arkadaşlarının yanında olabildiğince susmaya çalışıyorken kız sürekli bir şeylerden konu açmasını istiyor,arkadaşlarına: “duyduklarınıza inanamayacaksınız,ne çok şey biliyor” diye hava atmasında yardımını istiyordu ve beklediğini de alıyordu.


Kızı hala evine davet etmemiş,kız birkaç kez evine davet etmişse de kızın teklifini kibarca geri çevirmişti. Bu da diğer bir deneysel değişiklik düşüncesiydi;cinsel birliktelik olmadan bir ilişkinin ömrünü uzatılabilinirliğini sınamak. Gerçi kızın birkaç kez daha teklif de bulunması halinde ilişkinin düşünülenin aksine ömrü çok daha kısa olacağını tahmin ediyordu ama yinede şimdilik denemeye devam edecekti.

   Bir keresinde kız: “bir akşam bana yemek yapar mısın” dediğinde dışarıda yemeyi teklif etmişti de kız bozulmuş,bir liseliye yakışır tarz da küsmüştü. Uzunca üzerinde düşünmemiş gittiği yere kadar gider deyip kestirip atmıştı.

   Yine de akşamları çay içerken bir şeyler yazabiliyorsa,kızla olduğundan çok daha büyük mutluluk duyuyordu.

   Çoğu akşamlar;kendini bir aile babası olarak düşünüyor,kimi zaman bundan korkup bu hayatı daha ne kadar sürdürebileceğini hesaplıyor,çoğunlukla ise geçmişle boğuşuyordu. Bazı geceler güzel anılarını anımsayıp içini kaplayan hoş duyguların dansına kendini teslim ederken,çoğunlukla kötü ve unutmayı bu denli istemesine rağmen kesinlikle en ince ayrıntısına kadar nasıl hatırladığına şaşırdığı karabasanlara maruz kalıyordu. Ve ilaçlar,tek sığınağı,sonra bir bardak çayla şehrin ışıklarının dansında kaybolmak için balkona çıkar,ilaçların etki etmesini beklerdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder