Translate

Bumerang - Yazarkafe

23 Temmuz 2010 Cuma

öykünmek(V)

   Yazamadığı akşamlar-ki bunlar genelde çok öfkeli ya da aşırı duygusal olduğu zamanlardı- film izlerdi. En büyük zevklerinden biri;çay,önünde biraz çikolatalı abur cubur ve güzel bir film. Ancak burada da bir sorun vardı ki,öylesine film izlerdi ki;izlemediği film bulmakta zorlanır,bilmediği-bilmediği içinde izlemediği- filmleri izlemeye de cesaret edemezdi;çünkü film tarzına aykırı çıkacak olursa kendini ihanete uğramış gibi hisseder ve tüm geceyi kendine zehir ederdi.


   Sinemaya çoğu zaman yalnız giderdi,bu gidecek birinin olmayışından değil;tarzının farklı oluşundandı. Bir keresinde o dönem birlikte olduğu kız arkadaşıyla sinemaya gittiğinde,kıza:”seçimi sana bırakıyorum” demiş,ama uzunca süredir beklediği filmin salonlardan birinde gösterimde olduğunu görünce pişmanlığı kat be kat artmıştı. Gerçi filme kızı götüremeyeceğini,daha doğrusu kız gitmeyi istese bile götürmeyeceğini biliyordu yine de kendi filmi vizyondayken başka bir filme gitmek sevgilisine ihanet etmekten daha can acıtıcıydı.

   Sinemaya beraber gittiği kızlara asla şu filme girelim demezdi,seçimi onlara bırakır fakat yine kendi istediği filme girmeyi başarabilme yeteneğini geliştirmişti;bunu özellikle yapmıyordu ama oluyordu ve her defasında. O gece konsantrasyonu bozulduğundan-aklı yan salondaki beklediği filmdeydi- kızı tam anlamıyla yönlendirememiş ve kızın bile beğenmedi,kendisinin ise berbat bir gece diye nitelendirmesine ve hatta imkan olsa hafızasından silmekte tereddüt etmeyeceği bir gecenin yaşanmasına izin vermişti. Gecenin ilerleyen saatlerinde kızla ciddi bir kavgaya dahi neden olmuştu beynini kemiren bu gecenin acısı;ama kavga nedeni kesinlikle film/filmler değildi. Yaratıcılığının sınırsızlığında öyle bir nedenle başlamıştı ki kavga gecenin sonunda kız binlerce kez özür dilemiş,kendini affettirmek için,suçsuz olduğu halde,her şeyi yapmayı kabul etmişti

   Çay demlenmiş,gofret ve çikolatalı gofret çayın hemen yanına iliştirilmiş,her şey güzel bir filmin eşliğine hazırdı. Telefon çaldığında bildiği ve son zamanlarda sıkça kullandığı en sert küfrü yalnızken hiç yapmadığı kadar yüksek sesle ağzından salıvermişti. Numaraya baktı,bilindik geliyordu ama isim yoktu,kesin sildiklerimden biri diye geçirdi içinden;öyleydi de,numara silmek en sık yaptığı sosyal hareketiydi. Telefonu açmaması,açarsa keyfinin kaçacağı düşüncesi aklından geçmiyor değildi ama biliyordu ki açmazsa da kim olduğu düşüncesi filmi dahi izletmeyecek keskinlikte beynini kemirecekti. Cevap vermeye karar vermesiyle,açması bir oldu.
  
    Önce sesi alamadı,beyni saniyenin çok küçük diliminde hayatında yer almış ama şimdi çıkarılmış olanları baştan sona taradı;herkesin aksine o tersten başlardı,yani hayatındakileri değil,öncekileri düşünürdü. Haklıydı da. Arayan eski kız arkadaşlarından biriydi. Sana gelmeye ihtiyacım var,diyordu ve daha cevabı beklemeden binanın önündeyim kapıyı açar mısın demiş ve kapatmıştı. Küfredemeyecek kadar şoktaydı. Binanın otomatına basmış,kızın yukarı çıkmasını kapıda beklemeye başlamıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder