Translate

Bumerang - Yazarkafe

12 Temmuz 2013 Cuma

iki kare

   Siyah beyaz bir fotoğraf karesinde kaldı, kadın. Yarına dair aklında tek bir umut kırıntısı olmaksızın. Tüm beklenenlerin terkettiği, terminal soğukluğunda ve kalabalıklar içinde yapayalnız.
   Beklediği gelmişti oysa. Kal diyemediğinden mi yoksa kalmayacak olana kal denilmezliğinden miydi? Gidenin gidişinde kurtuluş, bir rahatlama var sanıyordu, ama giden bin beterdi.
   Elini kaldırıp "hoşçakal" diyecekti ama kalkmadı eli. Otobüsün camına yüzünü dayamış giderken, son bir kez bakmayı isteyen, hatta gitmemek için tek bir neden isteyen de bakamamıştı. İki ayrı yürek, aynı acıyı paylaşıyor gibiydiler. Biri gidiyor, biri kal diyemiyordu.
   Kaç hikaye yazılsa azdı bu sahneye. Ne hikayeleri dinlemişti, soğuk terminal salonları. Kaç ayrılık, kaç kavuşmayla nötrlenmişti; hangisi fazlaydı, ayrılıklar mı kavuşmalar mı. Sahi ya her kavuşma bir ayrılığa gebeydi de, her ayrılık kavuşmayla bitmiyordu.
   Her şeyi anlatabilir bir siyah beyaz kareydi; adamın cama yasladığı yüzündeki çaresiz ifade. Erkek ağlayamıyordu ya; bu nedenle ömrü kısaydı, bu nedenle göründüğüyle alakasızdı yüreğindeki yumuşaklığı.
   Tek kareye sığmıyordu; giden ve gitme diyemeyen. İki ayrı kare; tek bir hikayeyi anlatıyordu. Ayrılık ancak iki kareye sığıyordu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder